Büyük Hedeflere Küçük Adımlarla Ulaşılır!

Yıllardır üniversite sınavlarına hazırlanan gençlere eşlik eden ve süreci her yıl onlarla birlikte yaşayan bir uzman olarak önemli gördüğüm bir konuyu yazmak istiyorum.

Sınava hazırlık sürecinde adayların dikkatli olmaları gereken önemli birkaç eşik vardır. Eğer bu eşikler geçilirken ayağınızı biraz yukarı kaldıramıyor, dengenizi sağlayamıyor, eşiği gözünüzde büyütüp algı sınırlarını zorluyor ve önyargıların etki alanından çıkamıyorsanız süreci sekteye uğratmanız an meselesidir.



Her öğrenci sürece aslında gayet motive olmuş bir zihin ve duygu durumu ile başlar. Planlar hep başarı üzerine yapılır. Çünkü öğrencinin önünde uzun bir zaman dilimi vardır ve bu zaman diliminde engeller bir bir aşılabilecek durumdadır. Okul veya dershanedeki o ilk dersler gayet güzel anlaşılır, o derslerde öğrenilen bilgilere dayalı sorular gayet kolay cevaplandırılır. Aslında bu durum, motivasyon yoğunlaşmasının bir eseridir. Anlama ve anlamlandırma sürecindeki bu yüksek performansta görülen derslerin ilk müfredatına ait kolaylığın da payı yok değildir elbette.

Zaman biraz ilerleyip, daha girift konulara doğru adım adım ilerledikçe ilk eşik karşınıza çıkar. Bu ilk eşikten hasarsız geçmenin yegâne yolu, planlı ve düzenli bir çalışma disiplini ile süreci devam ettirebilme becerinizdir. Günü gününe çalışan ve biriktirmeyen öğrenciler için bu eşik var ile yok arasındadır. Çoğunlukla hasarsız atlatılır.

Günü gününe çalışan, düzenli tekrarlar yapan, konuları derste gayet iyi kavrayan öğrenciler için ikinci eşik, sınav uygulamaları ile kendini gösterir. Edindiği bilgiyi sahaya yansıtamayan öğrenci profilinin aşması gereken eşiktir bu.

Test ve puana yansıtılamayan bir öğrenme süreci elbette sınav sistemi açısından motivasyonu kıran bir unsurdur. Bu eşiğin geçilmesi için ise test ve sınav tekniğine dayalı bir çalışma stratejisinin uygulanması ilk koşuldur. Kuramsal olarak iyi kavradığınız bir bilgiyi ancak bu yöntemle sahaya yansıtabilir, puana dönüştürebilirsiniz.

Üçüncü eşik ise uygulanan diğer deneme sınavlarında karşınıza çıkar.

“Bu kadar çalışıyorum, test çözüyorum, gecemi gündüzüme katıyorum ama bir önceki sınav ile bu sınav arasında hiçbir ilerleme kaydedemiyorum.”Biz bu eşiğe yerinde sayma sendromu da diyebiliriz.

Evet! Teorik olarak bu durum bir yerinde sayma olarak tanımlanabilir ama edinilen hiçbir bilgi karşılıksız değildir. Bu eşiği aşmanın en kestirme yolu da büyük beklentiye girmeden, azimle ve kararlılıkla süreci kesintiye uğratmamaktır. Bu eşiği ben bir enstrüman çalmaya benzetirim. Sabah akşam gitarı elinizden bırakmamanıza rağmen bir türlü kulağa hoş gelen o melodiyi çıkaramamak gibi bir şeydir.

Bu yıl sınava girecek pek çok adayın bu eşiklerden kolay ya da zor da olsa geçtiğini duyar gibiyim. Şimdi size en önemli eşikten bahsedeceğim. Sömestr sonrası panik eşiğidir bu.

Sınav yaklaştıkça yetersizliklerimizin farkına varmaya başladığımız, hatta bizi derinden etkileyen, hayal kırıklıklarının ve önyargıların tavan yaptığı bir süreçten bahsediyorum. Aslında amiyane tabirle zurnanın “zırt” dediği noktadır burası. Bu durumu tasvir etmek üzere sosyal medyada sık paylaşılan bir karikatürü size hatırlatmak istiyorum. Çizimde iki madencinin çalışmasını gösterir bir kesit yer almaktadır. Alttaki madenci daha çok kazıp, hedefe bir adım kalmışken bir şey bulamayacağını düşünerek işi bırakıp geri dönüyorken, üstteki madenci daha geride olmasına rağmen çalışmaya ve kazmaya devam etmektedir. Kuvvetle muhtemel ki üstteki madenci mücevhere bir süre sonra ulaşacaktır. Görselin sloganı da şu; “Asla vazgeçmeyin. Kaybedenler, yalnızca vazgeçenlerdir!”

İşte bilişsel süreçler bu tasvire çok benzer. Vazgeçmeye karar verdiğiniz anda kaybetmeyi de peşinen kabul ediyorsunuz diyebiliriz.

Sınava hazırlık sürecinde öyle bir sıçrama anımız vardır ki işte bu an, tam da kaybetme fikrinin filizlenmeye başladığı andır. Derler ya; “sabaha en yakın zaman, karanlığın en yoğun olduğu zamandır.” Tam da bunun gibi.

Sömestr sonrası komplikasyonların geçici bir arıza olduğunu asla unutmayın. İçinizdeki motivasyon ateşini yeniden canlandırmanın, harlandırmanın en iyi yolu öncelikler belirleyerek ve ön yargılardan kurtularak çalışmalarınızı daha rasyonel hale getirmektir. Ani sıçrayışların, beklenmeyen performans artışlarının, sürpriz atakların en sık yaşandığı dönem, bu dönemdir.

Bu dönemin iyi bir yanı da şudur; Sınava az bir zaman kaldığı için edindiğiniz bilgiler kaybolmaz. Özetle yapılan her hamle sonuca doğrudan yansır. Unutmayın! Asıl çıkışı bu dönemde yakalarsınız.

İnsan, psikolojisi gereği motive olmak için büyük değişim ve dönüşümlere mecbur ve mahkum değildir. Küçük farklılıklardır aslında motivasyonumuzu diri tutan.

Tüm bu eşikleri hedefe giden yolda birer engel olarak görmek yerine bunları geçmek için doğru taktik ve stratejiler geliştirmek en makul olanı. On adımlık bir hedefe, tek adımla ulaşamayacağınızın de bilincinde olmayı sakın unutmayın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Üniversite Taban Puanları Belli Oldu, Taban Sıraları da Yaklaşık Hesapladık...

Üniversite tercihleri başladı, tüm adaylara bol şanslar...

An itibariyle YKS tercih dönemine yine merhaba dedik...