Mezuna Kalmak ya da Fabrika Ayarlarına Dönmek!

Yıllardır yaşanmasına rağmen geçen yıla kadar kavramsallaşmamış ama geçen yıldan beri sınav terminolojisine altın harflerle adını yazdırmayı başarmış bir kavramdan bahsedeceğim bu yazıda; "Mezuna kalmak!"

Nedir mezuna kalmak?

Ben bu sene okul, ders, yazılı, ödev ve sair öğrencilik işlerinden dolayı sınava hazırlık görevlerimi layıkıyla yerine getiremedim, yani anlayacağınız bu sınava hazır falan değilim, hayatıma kalbim kadar temiz yeni bir sayfa açıyor ve bu yılki hayallerimi seneye bırakıyorum demek.

Bu maçı alıp kendi lehime çeviremedim, önümüzdeki maçlara bakacağız artık demek.

Sınavın alengirli labirentlerinde yolunu yitirip, silbaştan labirentin başına tekrar dönmek.

Aplikasyon yükledikçe, paylaşım yaptıkça, fotoğraf hafızasını doldurdukça kasan mobil cihazını fabrika ayarlarına geri döndürmek.

Eski sevgili ile bozulan ilişkiyi yeniden canlandırmak adına yeni şebelekliklerle hayata yeni renkler katmaya ve yeniden düzeltmeye çabalamak. (Bu kadar da değil hoca ya...)

Evet...

Bu kadar da değil. Doğru! 

Ancak önceki tanımlamalara aykırı bir durum da yok aslında. Geçen yıldan beri çokça dillendirilen bir kavram mezuna kalma olgusu. Öğrenci diline de "cuk" oturdu. Sırıtmadı yani...

Okul ve sınav sistemlerindeki değişikliklerin vizyona girmeden önceki son yıl ve vizyona girdikten sonraki ilk yıl bu tür taktiksel hamlelerin öğrenci jargonunda bir karşılığı vardır. Öğrenci milleti bu, saf değil. Fırsatı ganimete dönüştürmenin yollarını çok iyi bilir.

20 Yıldır bilfiil bu işin mutfağında soğan doğrayan, patates soyan, bulaşık telleyen ben de mezuna kalmayı bu taktiksel hareketlerden birisi olarak görürüm hep. Doğru bir hamledir aslında. Çünkü sistemdeki değişiklik süreçlerinin öncesi ve sonrası her türlü sürprize gebedir. Beklenmedik sonuçlarla karşılaşabilirsin.

Hani sistem değişir de sonraki yıl belirsizlik daha da artar düşüncesi ile bazı adaylar "aman neme lazım, bu sene kazanıp gideyim bir yere, bir daha bu kahrı, bu çileyi, bu çin işkencesini çekmeyeyim" derken, bazı adaylar da "yaw zaten okul, sınav, ödev, yazılı, kurs, staj... bin parçaya bölündük. Bu sene benden hayır beklemeyin" düşüncesini rasyonalize etmeye çalışırlar.

Her iki düşünce de kendi içinde tutarlılığa sahiptir aslında.

Şimdiye kadar sistemsel değişikliklerin çokça öğrenci lehine sonuçlandığına şahit olmadık. Bu nedenle değişecek sistemden medet umarak mevzuyu geciktirmek çok doğru bir taktik olmadı. Zira yaşamsal döngüde, eğlence, keyif ve tembellik müfredatında köklü bir değişiklik yapılamayacaksa yaşamdan çalınan bir yılın telafisi de mümkün değil gibi. Boşuna bir sene süreci geciktirmenin de manası yok.

Ancak okulla birlikte sınava hazırlık süreci çok debdebeli bir şekilde ilerliyorsa, zihin bin parçaya bölünmüş ve ortaya karışık kebap pozisyonuna girmişse, kafada kırk tane tilki dolaşıyor ve kuyrukları da sarmal hale gelmişse, süreci koordine etme becerisi kaybolup gitmişse... İşte o zaman da tercihten sonraki 40 yılı heba etmek gibi dramatik bir tablo çıkıyor.

Yazının başında karikatürize ettiğimiz tanımlamalara güvenip böyle bir tablonun esiri olmamak da gerek. Yani mezuna kalmak bazı durumlarda hiç de fena fikir değil.

Bazen yaşamda da mezuna kaldığımız anlar olmuyor mu?

Yaşamımızı şekillendiren her olay, her olgu kesintisiz bir şekilde mi devam ediyor? Hayır.

Bazen fabrika ayarlarına geri dönmüyor muyuz? Evet. Tabi ki! Hem de sık sık döndüğümüz anlar oluyor. Biraz zaman kaybediyorsun ama işletim sistemi daha hızlı çalışıyor bu temizlikten sonra mesela...

Peki bazen yaşama ve yaşamımıza ortak olan insanlara bir şans daha vermiyor muyuz? Elbette veriyoruz. Bitmiyor hocam, hep bir şans daha, hep bir şans daha...

Eeee...! O halde mezuna kalmak neden kötü ki?

Hayır! Kötü bir şey değil. Günahımı almayın. Yazının bu kısmına kadar iyilik veya kötülük anlamında bir yaftalama yapmadım.

Eğer yeni duruma yeni bir plan ve programla, yeni umut ve yeni hayallerle, farklı yöntemler kullanarak uyum sağlayabileceğinizi düşünüyorsanız ve bunun gereklerini yerine getirebileceğinize inancınız tamsa, mezuna kalmak candır, can...

Ancak mezuna kalmayı zordan ve sorunlardan kaçmak, mazeret limanına sığınmak, ertelemek, geciktirmek gibi bir davranış kalıbına, bir savunma mekanizmasına dönüştürüyorsanız o zaman can, falan değil. Bildiğin sıvışma taktiği...

Lafı öyle dallandırıp budaklandırmayacağım. Beyle "dümdük" söyleyeceğim...

Eğer mezuna kalma fikrine karşı bir tavır geliştirme, bir strateji belirleme, bir karar verme aşamasındaysanız hemen yukarıda belirttiğim iki şık arasında bir tercih yapmanız gerekiyor. Şıkların hangisi sizin için doğruysa diğeri yanlış ve 4 yanlış bir doğruyu da götürmüyor, rahat olun. Gerekiyor dedik en son...

Bu tercihi yaparken de şu soruyu kendinize sormanız...

Bu sene neyi yapamadınız da seneye neyi bu seneden farklı ve daha iyi yapabileceksiniz ve buna hazır mısınız?


Not: Mezuna kalmayı bir yaşam felsefesi haline getirenler ile ayrı bir yazıda hesaplaşacağız, unuttuğumuz sanılmasın. Yok öyle yıllarca okuyup da bir karara varamamak..!


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Üniversite Taban Puanları Belli Oldu, Taban Sıraları da Yaklaşık Hesapladık...

Üniversite tercihleri başladı, tüm adaylara bol şanslar...

An itibariyle YKS tercih dönemine yine merhaba dedik...