Çalışarak Değil, Yanlış Yaşam Biçimi İle Beyni Yorarsınız!

Sınava hazırlık sürecinin en alengirli sorularından ikisi; “Günde kaç saat çalışalım?” ve “Her gün kaç soru çözelim?”

Öğrenme psikolojisinin ya da pedagoji biliminin hala cevap bulamadığı sorulardan bir kaçı.

Her bireyin bilişsel süreçleri en az parmak izleri kadar farklıdır. Bir öğrencinin günde 5 saat aralıksız çalışarak öğrendiği bir konuyu, başka bir öğrenci 2-3 saatlik bir çalışmayla kavrayabilir. Aynı şekilde bir öğrenci günde 100 soru çözerek sınavda iyi bir performans yakalayacak düzeye gelirken bir başka öğrenci aynı performansı ancak 500 soru ile yakalayabilir. Bizim psikoloji mahallesinde bu duruma bireysel farklılıklar deniyor…

Bu göreceli (relative) durumdan dolayı sabit bir değer ve rakam vermek yanıltıcı olur.

Hatta aynı bireyin bile günden güne öğrenme ve test çözme becerileri birbirinden farklı olabiliyor. Bir gün 300 soru çözen bir aday, ertesi gün 100 soru cevaplandırdığında iflahı kesiliyor mesela. Kognitiv süreçler boy ve kilo gibi sabit değil ne yazıkki…

Bu değişken ruh halini çalışılan ders ve o derse ilgi düzeyi de belirler.

Matematik çalışmayı seven bir aday (nasıl bir sevgiyse artık!) günde 5 saat matematik çalışabiliyorken, 2 saat Edebiyat çalışmak zul gelebilir mesela ona.

Tavsiyemiz birbirine benzer içerik ve nitelikte dar bir alanda çok soru çözmek yerine birbirinden farklı içerik ve nitelikte, geniş bir alanda soru cevaplandırmak.

Bir dersteki zaaf noktalarınızı az çok bilir ve bu zaafların üzerine gidecek çalışmalar yaparsanız, önceliği buna verirseniz daha doğru bir strateji uygulamış olursunuz.

Sınav yaklaştığında çalışmanın süresini ve çözülen soru sayısını artırmak doğru bir yaklaşımdır. Ancak bunu yaparken bedenin fizyolojik gereksinimleri de dikkate alınmalıdır mutlaka. Günlük uyku, beslenme ve dinlenme süreleri dikkate alınarak yapılacak bir çalışma sahaya olumlu yansıyacaktır.

Bazen bir derste yaşanan zihin yorgunluğu, bir başka dersi çalışarak da atlatılabilir mesela. Eğer az çalışıyorum kaygısını yaşıyorsanız bu da içinizi rahatlatma taktiğidir.

Günün 24 saatini masa başında ders çalışıyormuşçasına geçirmek verimli bir hazırlık yöntemi değildir. Nasıl ki 6-7 saat dinlenmeden uzun yolda araba kullanan şoför yorulur ve dikkati dağılırsa, siz de benzer bir kazaya maruz kalabilirsiniz.

Arada bir masa başından kalkıp ders dışı etkinliklere de zaman ayırmak öğrenme becerinizi artıran unsurların başında gelir.

Özellikle test çözerek yapılan çalışmaların şu dönemde çok yararlı olacağı kanaatindeyim. Yorulduğunuzu hissedinceye kadar çalışmayı sürdürebilirsiniz. Ne zaman okuduğunuz zihninizde karışmaya başladıysa masa başından kalkıp biraz mola vermenin zamanı gelmiştir. Eğer bu da sıklıkla oluyorsa o zaman o konuya ilişkin algı, yargı ve bilgi eksiğinizin fazla olduğundan söz edebiliriz.

Uyku ve beslenme düzeninde dikkat edilmesi gerekenler…

Uyku ve beslenme canlı bedeninin en hayati fizyolojik gereksinimleridir. Sağlıklı bir zihinsel aktivite ancak sağlıklı bir uyku, dinlenme ve beslenme düzeni ile sağlanabilir.

Uyku dengesi bozuk bir adayın beyin fonksiyonları da doğru ve sistematik olarak çalışmaz. Akson ve dandritler arasındaki elektriksel iletişim sekteye uğrar ve bu da öğrenme, mantık ve muhakeme gücünü kullanma, analiz ve sentez yapabilme, yorumlayabilme becerisine olumsuz yansır. Bütün bilgiler birbiri ile karışır.

Özellikle konsantrasyon sorunu en fazla uyku halinde yaşanır.

Sınava hazırlık döneminde uyku süresi günde 6 saatten daha az olmamalıdır. İdeali 7-8 saattir.

Uykusuzluğa nispeten alışmış adaylar zihni fonksiyonlarım tam manasıyla işliyor diye düşünse bile bu doğru değildir mutlaka bir yerlerde bir zihinsel performans kaybı yaşanıyordur. Dikkat dağınıklığının, basit hataların en çok yapıldığı durumdur düzensiz uyku. Bir de küçük ayrıntılar en fazla uyku yetersizliklerinde gözden kaçar.

Beslenme düzeni de oldukça önemlidir.

Günümüzde gençlerin tükettiği pek çok gıda, sadece damakta lezzet bırakan ve midede doygunluk hissi yaratan ancak zihni fonksiyonlara aynı ölçüde yansımayan gıdalardır. Ayaküstü beslenme stilinden sınava hazırlık döneminde uzak durmak gerekir. Fast-Food tüketimi puan olarak değil kilo olarak sahaya yansır.

Çalışırken bir şeyler atıştırmayı alışkanlık haline getirmek oldukça sorunlu bir sınav hazırlık taktiğidir. Gerçek sınav ortamında masanın kenarında cips kasesi olmayacak, unutmayın!

Özellikle baharın gelmesi ve havaların ısınması ile birlikte daha çok bitkisel gıdalar ile beslenmek, vücudun gerektirdiği protein, karbonhidrat, mineral, su, vitamin ve yağı da doğal besin maddelerinden almak çok yararlıdır.

Bu mevsime has bol mevye tüketimi zihni fonksiyonlara olumlu yansıyacaktır. Kuruyemiş ve şekerli gıdalar da gerekli enerjiyi sağlamakta yararlı olacaktır. Süt ve ürünlerini ise özellikle uyku ve dinlenme öncesi almak rahat bir dinlenme açısından faydalıdır. Gazlı içecekler, fazla miktarda kahve ve çay tüketimi de bedeni yorabilir aman dikkat…

Bu dönemde temel beslenme alışkanlıklarınızda çok önemli bir değişikliğe gitmemenizi öneririz. Ayrıca kesinlikle diyet programları uygulamamanız da gerekir.

Hekim gözetiminde bitkisel ilaçlar kullanılabilir ama kimyasal ilaçlarla ayakta durmaya kesinlikle çalışmayın. Sınava doğal halinizle hazırlanmak ve girmek en doğru olanıdır.

Tüm bunlar sınava hazırlık sürecinin magazin kısmı, maraba televolesi, Pazar keyfi bile olsa önemlidir gençler.

Sonuçta siz bir beden işçisi değil, beyin emekçisisiniz. Onu çalışarak değil ancak yanlış yaşam biçimi ile yorabilirsiniz, unutmayın!


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Üniversite Taban Puanları Belli Oldu, Taban Sıraları da Yaklaşık Hesapladık...

Üniversite tercihleri başladı, tüm adaylara bol şanslar...

An itibariyle YKS tercih dönemine yine merhaba dedik...