Üniversiteye Göbekten Bağlanmak!

İki gün sonra YGS var ve canım hiç öyle son dakika YGS tavsiyeleri yapmak istemiyor. Zira aday öğrencilerin bu tür tavsiyelere çok da kulak astığını sanmıyorum. Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önlerine sürdüğümüz bilindik şeyler.  En iyi olduğunuz testten başlayın, soruların tamamını okuyun, ilk aklınıza geleni işaretleyin, kodlama ve kaydırma hatası yapmayın... gibi onlarca uyarı, hatırlatma... Biz uzmanlar da bunu söylerken tabi o kadar ciddiye alarak söylüyoruz ki, çocukların bizimle kafa bulduğunun farkında bile olmuyoruz çoğu zaman...


"YGS Sınavı..." diye haber metni yazan medyacılara rahmet okuyarak başlayalım. Bunun adı ya YGS, ya da eğer illa sınav yazacaksanız Yükseköğretime Geçiş Sınavı gençler. THY Yolları dediğinizde nasıl absürt bir metin ortaya çıkıyorsa YGS Sınavı dediğinizde de benzer bir absürtlük yaşanıyor, benden söylemesi...

Aslında çoğu adayın üniversite hayatı YGS'den yıllar yıllar önce başlıyor.

Nasıl yani hocam?

Nasıl mı oluyor? Hemen izah edeyim...

Eee! Göbek bağlarımız gömüldü çoğu üniversitenin bahçesine.

Peki neden?

Tabi ki bebek büyüsün, ihtişamlı üniversitelerin görkemli bölümlerinde okusun, büyük adam olsun diye...

Peki! Oluyor mu öyle?

Ne bileyim ben? Belki oluyordur.

Bu konuya ilişkin bir saha çalışması yapmak elzem oldu. Örneğin Boğaziçi'nde okuyan öğrencilerin, hatta eski mezunların kaçının göbek bağı güney kampüs bahçesinde yatıyor?

Ya da İTÜ Maslak kampüsünün bahçesinde göbek bağı olup da yanlışlıkla Dumlupınar'ı kazanan kaç kişi var? Belki de tercih hatası tabi. Bunları bilmek gerek...

Bahçe seçiminde ebeveynler nelere dikkat ediyor acaba? Bunu aslında yazıya yorum olarak ya da twitter'da mention olarak bir kaç veli yazsa çok makbule geçer...

Tahminim şu ki; öncelikle bahçeli bir üniversite yerleşkesinin olması gerekiyor. Bu nedenle apartman tipi üniversitelerin hiç şansı yok sanırım. Veli napcak? Üniversitenin inşaat harcına mı katacak?

Bir de devlet üniversitesi olma olasılığı çok yüksek. Zira vakıf üniversitelerinin bahçelerine göbek bağı gömen bir ebeveyne hiç rastlamadım. Hem nasıl gömecek? Hocam % 75 burslu gömüyorum, %25 burslu kazanırsa da eh işte olur mu diyecek? Olmaz öyle...

Peki bunun en yaygın olduğu yöremiz hangisi acaba? Hiç bir fikrim yok bu konuda da. Az biraz Adana yöresi çağrışım yapıyor ama emin değilim, haksızlık olmasın diğer yörelerimize de...

Göbek bağını itina ile saklayıp yurtdışındaki saygın üniversitelerin bahçesine gömen de var mıdır acaba? Standford'un bahçesini eşeleyen birini görürseniz gidin selam verip muhabbet edin, bizdendir...

Diyelim ki ODTÜ'nün o devasa bahçesine gömdük bebenin dokusunu ama çocuk büyüdü, semirdi ve tıp okumak istedi. Oysa ODTÜ'de Tıp yok. Eee! Napcaz şimdi? Rektörlük bunun için Tıp Fakültesi mi açsın yani? Önemli bunlar. O halde çocuğunuzdaki yetileri baştan doğru tahmin edip, doğru bahçelere yatırım yapmak gerekiyor...

Hocam bizim bebe çok ağlıyordu sesi güzel olacak herhalde deyip İTÜ Devlet Konservatuarının bahçesine gömdük diyen bir veli varsa büyük velidir o, saygıyla eğiliyoruz...

Bir de bunu akıl edemeyip, dokuya üvey evlat muamelesi yapan ve onu doğumhanenin inisiyatifine bırakanlar da elbette vardır.

Elbette tüm bunlar hurafe tanımına giren davranışlar belki ama çocuğunun geleceği ve kariyeri için daha doğumdan itibaren bir şeyler yapma çabasında olmak da fena bir şey olmasa gerek.

Az biraz kafanız dağılsın, sınav stresinden uzaklaşın diye kaleme alınmış boş bir yazı aslında gençler.

Dolusunu yazıyoz da ne oluyor? Bir de boşuyla şansımızı deneyelim.

Sıkmayın canınızı gençler, YGS kolay geçecek.

O klişe cümle ile bitirelim yazıyı; YGS önemli değil, asıl önemli olan LYS...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Üniversite Taban Puanları Belli Oldu, Taban Sıraları da Yaklaşık Hesapladık...

Üniversite tercihleri başladı, tüm adaylara bol şanslar...

An itibariyle YKS tercih dönemine yine merhaba dedik...