Sonuçlar Neye Benzeyecek Acaba?

Temmuz hiç bu kadar uzun sürmemişti. Neden mi? Normalde bir haftada dahi açıklanabilecek bir sınav Temmuz'un ilk günü tamamlandı ve sonuçları da yine Temmuz son güne bırakıldı da ondan. 

Devir hız devri aslında. Hatta daha önceden benzer katılımlı merkezi sınavları 4-5 günde açıklayabilecek donanıma ve birikime sahipken tam 30 gün sonuçları beklemek biraz abes oldu sanki! Neyse sonuçta bir tercih ve yerleştirme takvimi var, adaylar hangi tarihlerde, hangi işlemi yapacaklarını biliyorlar da yüreğimiz azıcık soğuyor.



Bu uzun bekleyişi fırtına öncesi sessizlik diye de kayda geçelim o halde. Zira çıkacak sonuçların kime benzeyeceği de pek bilinmiyor. Sistem full değişince sonuçlar erkek mi olacak, kız mı olacak, sarışın mı olacak, esmer mi olacak hiç birimiz bilmiyoruz an itibariyle. Sınavın memnun ettikleri olduğu gibi genel bir memnuniyetsiz kitle ile de sosyal mecrada sık karşılaştık. "Hocam hayırlısı olsun da ne olursa olsun" diyenler de azımsanmayacak kadar çoktu. Tabi ki önceliğimiz hayırlısı olması. Umarız eli ayağı düzgün, aklı, başı yerinde, sevimli mi sevimli nurtopu gibi bir sonucumuz olur da sizi akademinin maviliklerine sürer götürür...

Sınav ile sonuç arasındaki zaman çok olunca biz de günlerdir twitter profilimizden sık sık olmasa da ara ara bu yıl karşılaşılacak sonuçlara ilişkin öngörülerimizi paylaşıyoruz. Arada bir @Matematikci_Bob ile tag yardırmıyor da değiliz tabi. 

Sevgili gençler, bu yılın sonuçlarını iki segmentte değerlendirmek gerekiyor.

1) Sınavın Sonuçları
2) Yerleştirmenin Sonuçları

Yani anlayacağınız sonuçlarla imtihanımız var bu sene... 

Farkı ne peki?

Farkı şu; birinde boğazımıza düğümlenecek, diğerinde nefes alacağız.

Birinde "la bu ne?" diyeceğiz, diğerinde "waay beh! bu nereden çıktı?" diyeceğiz.

Birinde elimiz ayağımız buz kesecek, "ağa ben mezuna kaldım" diyeceğiz, diğerinde yeni bir hayatın valizlerini hazırlayacağız.

Birinde aileden, arkadaşlardan, tanıdıklardan fellik fellik kaçacağız, diğerinde göğsümüzü gere gere "efsane geri döndü baba" diyeceğiz.

Birinde hayallerimizin sınırlarını minimum düzeye düşürürken, diğerinde o minimum düzeyden nasıl maksimuma çıkılabileceğini cümle aleme göstereceğiz.

Hasılı bu birinde ve diğerinde kıyaslamalarını onlarca, hatta yüzlerce yazabiliriz ama gerek yok. Zira mevzu az çok zihne ufak çağrışımlar göndermiştir umarım.

Peki hocam bu iş nasıl olacak? Birinde rezilliğin dibindeyken diğerinde nasıl oluyor da kral oluyoz? Niye böyle oluyo? 

Tek sebebi var gençler. Sistemin ilk yılı. İlk yıl sendromu diyelim biz buna. Her sistem elleşmesinde bir şekilde yaşadığımız olaylar olaylar... 99 dan beri bitmek bilmeyen sistem konfigürasyonlarının ikide bir bizi getirip bıraktığı nokta. 

Değişimin ilk yıl sancısı da diyelim biz buna. Hani paradan 6 sıfırı attığımızda değişen yeni duruma adaptasyon sorununu yıllarca yaşayıp alacaklarımızı eski, borçlarımızı yeni paradan söylemeyi bir türlü değiştiremedik ya, onun gibi bir şey. Sıralama olarak daha anlaşılır ifade edersek bu senenin 50 bini, geçen senenin 50 bini değil, bu senenin 300 bini geçen senenin 300 bini değil. 

Peki kaçı hocam?

Rakam vermeyelim ama geçen senenin daha iyisi. Siz sınav sonuç belgesinde 140 bini görünce "yandım Allah" diye feryat figan ederken tercih sonuçlarında bunun aslında geçen yılın değil bu yılın 140 bini olduğunu görüp "Oha bu ne lan ahaha" diye güleceğiz, içimiz kımıl kımıl olacak. Ohayı unutun ama çok güzel durmuyo gençler ya!

Çok mu iyimseriz?

Hayır!

Takipçiler bilir. Gerçekliği adayın yüzüne yüzüne o meşhur fenomen çocuğun tabiriyle "dümdük" haykıran biri olarak amacım size gaz vermek değil. Sonuçları itidal ile karşılamanızı sağlamak. 

Hocam itidal ne?

Soğukkanlılıkla, sakince, panik yapmadan, darlanmadan, hayata küsmeden, ona buna trip atmadan, adam gibi karşılamak.

Son şunu deyim. Bu sene tam tercih yapma yılı uşaklar. Keşke sınava gireydim iyiydi... 

Nasıl mı? 

Tercih dönemini iyi takip edin o vakit...